Mardin'in neyi meşhur ?

Sevval

New member
Mardin’in Neyi Meşhur? Bir Hikâye ile Başlayan Forum Sohbeti

Merhaba arkadaşlar,

Geçtiğimiz yaz yolum Mardin’e düştü. Aslında niyetim sadece birkaç gün kalmak, biraz fotoğraf çekmekti. Ama orada yaşadıklarım, dinlediğim hikâyeler bana Mardin’in “neyi meşhur?” sorusuna bambaşka bir bakış kazandırdı. Sadece yemekleri, taş evleri ya da telkârisi değil; insanlarının farklı bakış açıları ve birlikte yaşama kültürü de bu şehrin asıl meşhuruymuş. Size orada duyduğum ve biraz da forum ortamına uyarladığım bir hikâyeyi anlatmak istiyorum.

---

Taş Evlerin Gölgesinde Başlayan Hikâye

Bir yaz akşamı, Mardin’in dar sokaklarından birinde yürüyordum. Eski taş evlerin arasından yükselen tütsü kokusu, uzaktan gelen ezgilerle birleşince insan kendini başka bir dünyada hissediyor. Tam o sırada, yaşlı bir amca beni avluya davet etti:

“Gel evladım, misafirsiz sofranın bereketi olmaz.”

Avluda uzun bir sofra kurulmuştu. Çeşit çeşit yemekler vardı: kaburga dolması, sembusek, cevizli sucuk… Ama sofranın en meşhuru, sohbetiydi. Sofrada kadınlar ve erkekler birlikte oturmuş, farklı meseleleri konuşuyorlardı. İşte o akşam dinlediğim konuşmalar bana Mardin’in meşhurluğunu asıl gösterdi.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Sofrada oturanlardan biri Mehmet’ti. Çarşıda esnaflık yapıyordu. Sohbet açıldığında, “Mardin’in neyi meşhur?” sorusunu bir misafir sordu. Mehmet hemen stratejik bir bakışla yanıtladı:

“Bizim şehrin meşhuru, taşlarımızdır. Bu taş evler yazın serin, kışın sıcak tutar. İnsan nasıl evinde huzur bulursa, Mardin de öyle insanı korur. Şimdi bizim için mesele, bu taş evleri turizme nasıl daha iyi açabileceğimizdir. Gelen misafir sadece fotoğraf çekip gitmemeli; burada konaklamalı, buranın ruhunu yaşamalı.”

Mehmet’in çözüm odaklı konuşması sofrada strateji tartışmasını başlattı. Erkekler işin ekonomik tarafını, sürdürülebilirliği, şehir planını tartışıyordu. Onlar için mesele, meşhurluğu nasıl geliştirecekleriydi.

---

Kadınların Empatik Katkısı

Sofradaki kadınlardan biri de Ayşe’ydi. O da gülümseyerek söze girdi:

“Mehmet doğru söylüyor ama bil ki bu taş evler sadece taş değildir. Bu evlerde yaşanmışlıklar, komşuluklar, kadınların sohbetleri, çocukların kahkahaları vardır. Misafirin göreceği şey sadece ev değil, evin içindeki sıcaklıktır. Eğer Mardin’in neyi meşhur diye sorulursa, ben derim ki: Bizim meşhur olan şeyimiz, insanların gönlünü açmasıdır.”

Ayşe’nin sözleri sofrayı birden ısıttı. Kadınlar anılardan bahsetmeye başladılar; düğünlerde söylenen türkülerden, bayram sabahı yapılan kahvaltılardan, tandır başında paylaşılan ekmeklerden. Onların empatik yaklaşımı, meşhurluğu sadece nesnelerde değil, ilişkilerde buluyordu.

---

Mardin Mutfağı ve Ortak Hikâyeler

O gece sofrada yemekler kadar hikâyeler de paylaşıldı. Kaburga dolmasını göstererek Mehmet dedi ki:

“Bu yemek sabır ister, plan ister. Etin içi doldurulur, saatlerce pişirilir. Bizim stratejimizdir.”

Hemen ardından Ayşe araya girdi:

“Doğru, ama bu yemek tek başına yapılmaz. Komşular gelir, kadınlar birlikte hazırlar. Birbirine yardım etmek, aynı sofrada oturmak asıl güzelliğidir.”

İşte burada bir kez daha fark ettim: Erkekler meseleye çözüm ve strateji açısından yaklaşırken, kadınlar ilişkiler ve empati üzerinden yorumluyordu.

---

Irklar, Diller ve Sınıfların Ortak Noktası

Mardin’in bir başka meşhuru, farklı kültürlerin bir arada yaşamasıdır. Sofrada Kürtçe, Arapça, Türkçe kelimeler birbirine karışıyordu. Mehmet bu çeşitliliği şöyle açıkladı:

“Bizim için farklılık sorun değil, stratejidir. Zenginliktir. Gelen turist bu çeşitliliği görür ve hayran kalır.”

Ayşe ise daha duygusal bir yerden yaklaştı:

“Biz bu dillerle çocuklarımızı büyütürüz. Kürtçe ninnilerle uyutur, Arapça şarkılarla düğün yapar, Türkçe ile misafir ağırlar, Süryanice dualarla sabahı karşılarız. Bizi meşhur yapan şey, gönüllerimizi birleştiren bu çeşitliliktir.”

---

Forum İçin Tartışma Soruları

Hikâyeyi burada paylaşırken sizlere de birkaç soru bırakmak istiyorum:

- Sizce bir şehrin “meşhur” olan tarafı yemekleri midir, yoksa insanlarının ilişkileri mi?

- Erkeklerin çözüm odaklı bakışıyla kadınların empatik yaklaşımı nasıl birleşirse daha güçlü bir kültürel miras ortaya çıkar?

- Mardin gibi çok kültürlü şehirlerin bize öğreteceği en büyük ders sizce nedir?

---

Sonuç: Mardin’in Asıl Meşhuru

O akşam sofradan kalkarken şunu anladım: Mardin’in meşhuru sadece kaburga dolması ya da telkârisi değil. Asıl meşhuru, taş evlerin gölgesinde yan yana oturan kadınların ve erkeklerin farklı bakış açılarını aynı sofrada buluşturabilmesidir. Erkekler çözüm odaklı, stratejik düşünür; kadınlar empatik ve ilişkisel bir bakış getirir. Bir araya geldiklerinde ise Mardin’in asıl zenginliği ortaya çıkar: farklılıkların uyum içinde yaşaması.

Belki de bu yüzden Mardin’in meşhuru, tek bir şey değil. Çünkü bu şehir, birçok unsurun birleşiminden doğan büyük bir hikâye. Ve o hikâyeyi yaşamak, anlatmak, paylaşmak hepimizin şansı.