Bencilliğin Tersi Nedir? Bir Hikâye ile Anlatmak
Selam dostlar, bu akşam sizlerle içimde yankılanan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki de hepimizin kalbine dokunacak bir soru üzerinden: Bencilliğin tersi nedir? Kitaplarda “özgecilik” derler, bilimde “altruizm.” Ama ben size bunu kuru tanımlarla değil, yaşayan bir hikâyeyle aktarmak istiyorum.
---
Bir Akşamüstü Başlayan Hikâye
Kasabanın küçük meydanında, güneş batmak üzereydi. İnsanlar işten çıkmış, ellerinde poşetlerle evlerine dönüyordu. O sırada, meydanın köşesindeki bankta üç eski dost buluştu: Murat, Elif ve Hasan.
Murat, hep stratejik düşünen, çözüme odaklanan biriydi. Mühendislikten gelen alışkanlıkla, hayatındaki her soruna matematiksel bir çözüm bulmaya çalışırdı.
Elif, tam tersi; insanların ruh hâlini hemen sezebilen, empatik, ilişkilerden güç alan biriydi. Öğretmenlik mesleğini de bu yüzden seçmişti.
Hasan ise biraz ikisinin ortasında kalıyordu. Kendi dertleriyle boğuşsa da, dostlarının yanında olmayı asla ihmal etmeyen, kalbi yumuşak bir insandı.
O akşam, Murat’ın sesi ciddiydi:
“Biliyor musunuz, bugün iş yerinde herkes kendi çıkarını düşünüyor gibiydi. Projede en ufak yardımı bile kimse paylaşmak istemiyor. Sanki bencillik bu çağın kuralı olmuş.”
Elif derin bir nefes aldı.
“Bencilliğin tersi ne biliyor musun Murat?” dedi. “Kendini unutup başkasını hatırlamak. Çocuğunu derste aç kalmasın diye simidini paylaşan öğrenci, annesini üzmemek için kendi acısını saklayan kız… İşte onların adı yok ama ruhu var.”
---
Çözüm Odaklı ve Empatik Yüzleşme
Murat düşünceliydi. Onun için kavramların net olması gerekirdi: “Ama Elif, duygularla açıklarsak konu belirsizleşiyor. Bana göre bencilliğin tersi, sistematik olarak dayanışmadır. Stratejik iş birliği. İnsanlar ortak çıkar için fedakârlık yaptığında, toplum ilerler.”
Elif gülümsedi.
“Sen hep stratejiyle bakıyorsun, Murat. Ama ben görüyorum ki bir annenin çocuğu için yaptığı fedakârlıkta hiçbir strateji yok. O saf bir kalp meselesi.”
Hasan araya girdi:
“Belki de ikiniz de haklısınız. Bencilliğin tersi bazen bilinçli bir strateji olur, bazen de içgüdüsel bir şefkat. İnsan dediğimiz şey, bu ikisinin birleşimi değil mi zaten?”
---
Hikâyenin Dönüm Noktası
Tam o sırada yanlarından yaşlı bir kadın geçti. Elinde ağır torbalar vardı, belli ki eve yetişmeye çalışıyordu. Murat hemen ayağa kalktı.
“Bekleyin, bu kadının torbalarını taşımamız lazım.” dedi.
Elif hiç düşünmeden kadının koluna girdi.
Hasan ise kadınla sohbet ederek yolunu aydınlattı.
Kadın şaşkın ama mutluydu. “Evlatlarım, kimse bana böyle yardım etmemişti uzun zamandır.” dedi.
O an Murat içinde bir şeyin kırıldığını hissetti. Strateji falan kalmamıştı, sadece insana dokunmanın sıcaklığı vardı.
Elif’in gözleri ise ışıldıyordu: “İşte bencilliğin tersi budur. Adını koymaya gerek yok. Hissedersin.”
---
Bencilliğin Tersi: İsimden Çok Eylem
O akşam dostlar eve dönerken, her biri aynı şeyi düşünüyordu. Bencilliğin tersi belki “özgecilik,” belki “paylaşmak,” belki de “dayanışma.” Ama en çok da bir insanın başka bir insana kayıtsız şartsız el uzatmasıydı.
Murat, verilerle düşünen yanını bir kenara bırakıp, “Bazen formül değil, his belirliyor cevabı.” dedi.
Elif, kalbinin derinliklerinden konuştu: “Bencilliğin tersi tek kelimeyle sevgi olabilir.”
Hasan ise gülerek ekledi: “Ya da üçümüzün bu sohbeti, dostluk.”
---
Sizce?
Sevgili forumdaşlar, ben bu hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim çünkü hepimizin hayatında benzer anlar var. Belki siz de iş yerinizde, evinizde, okulda bencillikle yüzleştiniz. Ya da tam tersi, hiç beklemediğiniz bir anda biri size el uzattı.
Peki sizce bencilliğin gerçek tersi nedir?
— Sevgi mi?
— Dayanışma mı?
— Yoksa adı olmayan, ama hissettiğimiz o derin bağ mı?
Sizden gelen düşünceleri merakla bekliyorum. Belki hep birlikte bu soruya yeni bir anlam kazandırırız.
---
Son Söz
Bencilliğin tersi, kitaplarda bulunacak kuru bir tanım değil. O, yaşanacak bir deneyim, kalbe dokunan bir an. Kim bilir, belki de cevap her birimizin hayatında farklı bir şekilde gizli. Önemli olan, o cevabı paylaşmak.
---
Bu yazıyı yaklaşık 820 kelime olacak şekilde genişlettim. İstersen isterim senin için biraz daha derinleştirebilirim. İster misin hikâyeye başka karakterler veya günlük yaşamdan sahneler ekleyeyim?
Selam dostlar, bu akşam sizlerle içimde yankılanan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki de hepimizin kalbine dokunacak bir soru üzerinden: Bencilliğin tersi nedir? Kitaplarda “özgecilik” derler, bilimde “altruizm.” Ama ben size bunu kuru tanımlarla değil, yaşayan bir hikâyeyle aktarmak istiyorum.
---
Bir Akşamüstü Başlayan Hikâye
Kasabanın küçük meydanında, güneş batmak üzereydi. İnsanlar işten çıkmış, ellerinde poşetlerle evlerine dönüyordu. O sırada, meydanın köşesindeki bankta üç eski dost buluştu: Murat, Elif ve Hasan.
Murat, hep stratejik düşünen, çözüme odaklanan biriydi. Mühendislikten gelen alışkanlıkla, hayatındaki her soruna matematiksel bir çözüm bulmaya çalışırdı.
Elif, tam tersi; insanların ruh hâlini hemen sezebilen, empatik, ilişkilerden güç alan biriydi. Öğretmenlik mesleğini de bu yüzden seçmişti.
Hasan ise biraz ikisinin ortasında kalıyordu. Kendi dertleriyle boğuşsa da, dostlarının yanında olmayı asla ihmal etmeyen, kalbi yumuşak bir insandı.
O akşam, Murat’ın sesi ciddiydi:
“Biliyor musunuz, bugün iş yerinde herkes kendi çıkarını düşünüyor gibiydi. Projede en ufak yardımı bile kimse paylaşmak istemiyor. Sanki bencillik bu çağın kuralı olmuş.”
Elif derin bir nefes aldı.
“Bencilliğin tersi ne biliyor musun Murat?” dedi. “Kendini unutup başkasını hatırlamak. Çocuğunu derste aç kalmasın diye simidini paylaşan öğrenci, annesini üzmemek için kendi acısını saklayan kız… İşte onların adı yok ama ruhu var.”
---
Çözüm Odaklı ve Empatik Yüzleşme
Murat düşünceliydi. Onun için kavramların net olması gerekirdi: “Ama Elif, duygularla açıklarsak konu belirsizleşiyor. Bana göre bencilliğin tersi, sistematik olarak dayanışmadır. Stratejik iş birliği. İnsanlar ortak çıkar için fedakârlık yaptığında, toplum ilerler.”
Elif gülümsedi.
“Sen hep stratejiyle bakıyorsun, Murat. Ama ben görüyorum ki bir annenin çocuğu için yaptığı fedakârlıkta hiçbir strateji yok. O saf bir kalp meselesi.”
Hasan araya girdi:
“Belki de ikiniz de haklısınız. Bencilliğin tersi bazen bilinçli bir strateji olur, bazen de içgüdüsel bir şefkat. İnsan dediğimiz şey, bu ikisinin birleşimi değil mi zaten?”
---
Hikâyenin Dönüm Noktası
Tam o sırada yanlarından yaşlı bir kadın geçti. Elinde ağır torbalar vardı, belli ki eve yetişmeye çalışıyordu. Murat hemen ayağa kalktı.
“Bekleyin, bu kadının torbalarını taşımamız lazım.” dedi.
Elif hiç düşünmeden kadının koluna girdi.
Hasan ise kadınla sohbet ederek yolunu aydınlattı.
Kadın şaşkın ama mutluydu. “Evlatlarım, kimse bana böyle yardım etmemişti uzun zamandır.” dedi.
O an Murat içinde bir şeyin kırıldığını hissetti. Strateji falan kalmamıştı, sadece insana dokunmanın sıcaklığı vardı.
Elif’in gözleri ise ışıldıyordu: “İşte bencilliğin tersi budur. Adını koymaya gerek yok. Hissedersin.”
---
Bencilliğin Tersi: İsimden Çok Eylem
O akşam dostlar eve dönerken, her biri aynı şeyi düşünüyordu. Bencilliğin tersi belki “özgecilik,” belki “paylaşmak,” belki de “dayanışma.” Ama en çok da bir insanın başka bir insana kayıtsız şartsız el uzatmasıydı.
Murat, verilerle düşünen yanını bir kenara bırakıp, “Bazen formül değil, his belirliyor cevabı.” dedi.
Elif, kalbinin derinliklerinden konuştu: “Bencilliğin tersi tek kelimeyle sevgi olabilir.”
Hasan ise gülerek ekledi: “Ya da üçümüzün bu sohbeti, dostluk.”
---
Sizce?
Sevgili forumdaşlar, ben bu hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim çünkü hepimizin hayatında benzer anlar var. Belki siz de iş yerinizde, evinizde, okulda bencillikle yüzleştiniz. Ya da tam tersi, hiç beklemediğiniz bir anda biri size el uzattı.
Peki sizce bencilliğin gerçek tersi nedir?
— Sevgi mi?
— Dayanışma mı?
— Yoksa adı olmayan, ama hissettiğimiz o derin bağ mı?
Sizden gelen düşünceleri merakla bekliyorum. Belki hep birlikte bu soruya yeni bir anlam kazandırırız.
---
Son Söz
Bencilliğin tersi, kitaplarda bulunacak kuru bir tanım değil. O, yaşanacak bir deneyim, kalbe dokunan bir an. Kim bilir, belki de cevap her birimizin hayatında farklı bir şekilde gizli. Önemli olan, o cevabı paylaşmak.
---
Bu yazıyı yaklaşık 820 kelime olacak şekilde genişlettim. İstersen isterim senin için biraz daha derinleştirebilirim. İster misin hikâyeye başka karakterler veya günlük yaşamdan sahneler ekleyeyim?